Translate

21 Eylül 2013 Cumartesi

MEDYADAKİ GÜZELLİK ALGISI-1-


''Ürünler reklamlardan daha fazla satılıyor. Asıl olarak onların değerleri , görüntüleri , aşkın kavramı ve belki de en önemlisi başarı kavramı satılıyor. Daha iyi bir seviyeye getirebilmek için, reklamlar bize kim olduğumuzu ve kim olmamızı söylüyorlar.'' - (Jean Kilbourne, Killing Us Softly 4)

Benim televizyonum genel olarak benim odamda. Televizyonda ne oynuyor diye kafamı kaldırıp baktığım zaman , sıklıkla bir şirketin bana ne satmaya çalıştığını bilmeden seyrediyorum. Reklamlardaki kadınlar genellikle inanılmaz güzel oluyorlar. Onların güzelliklerinin reklam amaçlı olduğu yapılan makyajlarla , saç boyasıyla , dişleriyle ve giyim şekilleriyle çok belli oluyor . Reklamın sonunda aktristin bir güzellik objesine neden duygusallığın bir satış stratejisi gibi  odaklandığını merak ediyorum.

Medya kültürümüz üzerinde toplu bir etkiye sahip. Gerçekte , medyanın bizi etkilediği apaçık ortada.Bunun etkisini reddetsek bile ya da neden , nasıl etkili olduğunu keşfetsek bile bizi etkilemeye devam ediyor. Şanslıyız ki, güçsüz hissetmemize gerek yok çünkü bu dünya ve bu toplum hiçbir zaman mükemmel olmayacak. Bu yüzden toplumsal değişime yönelik bir fırsat vardır.

Şimdi sırada reklamların bize vermek istediği fikirler ya da yalanlar . İleride cinsiyetlerin fikirlerini önemsememeye çalışacağız , kadının bir cinsel tema olarak değerlendirmenin yerine.  daha çok güzellik standartlarına odaklanacağız. 




Dove'un bu reklamdaki sloganı  '' No wonder our perception of beauty is distorted ''. Bu reklamın.basın medyasında çok yaygın bir uygulama alanına sahip olduğunu biliyoruz. Ama ilan panosunda ve televizyonlarda sıklıkla gördüğümüz bu tarz güzellik sunumlarını göz önünde bulundurarak , bu fikirlerin hala ticari reklama uygun olduğunu anlayabiliyoruz.

Sıradaki Sunsilk adlı reklamdaki iletilmek istenen mesaja bir bakalım.


Bu videoda kendimizi güvenli ve güzel hissetmenin yeterli olmadığı görülüyor. Herkesi kendimize güvendiğimizi ve güzel olduğumuzu ikna etmek zorundayız. Bu reklamdaki anlatılmak istenen güzellik , birisinin sizi kıskanabilme yeteneğini göstermek yani standart olmanın ve ideal güzelliğe sahip olmanın alışkanlığı gibi açıklanabilir. Aynı zamanda gerçekleri göz önünde bulundurarak güzelliğin acı olduğunu  ve aynı zamanda bir bedeli sahip olduğunu biliyoruz(bunun bedeli estetik yaptırmak ya da terapi seansları).

Başka bir firmada bize şunu öneriyor : Crest-3D White Arctic Fresh Toothoaste ile dikkatleri üzerinizde bulacaksınız.


Bu firmanın sloganı da :  ''What will a 3D  white smile do for you?''. Peki bu firma size fiziksel güzelliğe sahip olmanın gerçek aşkı bulmanıza yardımcı olabileceğini mi öneriyor?  Bu firmanın size , etkili bir gülüşe sahip olacağınızı size farkettireceğini ve istediğiniz gülüşü bulacağınızı öneriyor. Kadınlar, erkekler için  kesin bir çekiciliğe ulaştıkları zaman, rüyalarının gerçekleşeceğini belirtiyor.

Eğer televizyon başındayken dikkatlice reklamlara bakarsanız , firmaların ürünlerini satmak için bize bazı mesajlar gönderdiğini farkedeceksiniz. Bu mesajlarda : ''ürünü al ; daha mutlu , mükemmel ve beğenilen ol'' mesajı verilmeye çalışılmaktadır. Firmalar sanki sadece bir dezavantaja sahipmişiz gibi bizi kendi ürünlerini almamıza teşfik ediyorlar. Yani mükemmel güzelliğe sadece bir adım varmış gibi hissettirmeye çalışıyorlar

Sıradaki clip Killing Us Softly 4 adlı bir belgesel.


Konuşmacı Jean Kilbourne bu clipte bizim incelik ve ideal güzellik takıntımızın halk sağlık problemi olmaya başladığından bahsediyor. Kadınların sadece güzelliklerine göre değerlendirme düşüncesi genç yaşta şekillenmeye başlıyor. Genç kızların yeni modalarına bakacak olursak kılıktan kılığa girdiklerini görebiliriz. Sadece geçen senenin Amerikan Plastik Cerrah raporlarına bakacak olursak yaklaşık 15 milyon dolar harcandığını görebiliriz.


Sırada son zamanlarda konuşulan başka bir Dove reklamı var.


Bu videonun amacı kendimizi bu kadar çok eleştirmemeliyiz , kendi hayatımızı kendimiz şekillendiririz. Genellikle firmalarının kendi ürünlerini satmak için reklamlarında vermeye çalıştığı buna benzer mesajlar olmasına rağmen bu reklamda ise satılması istenen ürün yerine doğal güzelliğe vurgu yapılmak amaçlanıyor. Kendini standart kalıplarla karşılaştırma çünkü standartlar kişiden kişiye değişebilir.

by Jasmine McCain, Staff Writer

Çeviri Meçhul Besteci






18 Eylül 2013 Çarşamba

Bugün Günlerden : Çalışmalar Hızlanıyor



                En çok telaşlı olduğumuz anlar en çok iş bitirdiğimiz anlardır değil mi? :) Biz de kısacık bir sürede neler yaptık neler, bakın hemen anlatalım.

                Öncelikle bir toplantı yapıp yol haritamızı çizdik, yapılacakları belirledik ve görev dağılımımızı yeniledik. Ankara'da konuklarımızı gezdireceğimiz mekanların belirlenmesi Caner ve Pınar'ın görevi, Kapadokya gezimizin tüm ayrıntılarını düzenlemek ise Kübra ve Kürşat'ın göreviydi.Gizem ve bense bu sırada ulaşımı, konaklamayı ve yerele katkı sağlamak amacıyla küçük arkadaşlarımızı bilgilendireceğimiz programların gerçekleşeceği okulları ayarlayacaktık. Ahmet de iletişim kişisi yani koordinatör seçilmesi dolayısıyla proje ofisindeki hocalarımızla görüşecek ve bundan sonra iletişimle alakalı her görev ondan sorulacaktı. ( Bkz. Ahmet'in iletişim kişisi seçilme videosu, annem aradığı için yarım kalsa da paylaşmak istedim :)) ) Bu toplantıda ayrıca Ulusal Ajans'a teslim edilmesi gereken proje formunu doldurmaya başladık. Bütçe ve aylık-günlük faaliyet raporunun doldurulması gibi işleri ise diğer toplantılarda görüşmek üzere bıraktık. Çok acıkmıştık ve hemen yemek yediiik. :))


                  Sonraki günlerde de ekibimiz bir çok kez buluştu. Görevler birbir yerine getiriliyordu. Kapadokya gezi planımız hazırdı, Kübra ve Kürşat en ince ayrıntısına kadar programı düzenlemişlerdi.Pınar ve Caner'se Ankara'da konuklarımızı gezdirmek için çok çeşitli mekanlar belirlemişti ve bu sayede konuklarımız hem verimli hem de eğlenceli bir şekilde vakit geçirebilecekti. Biz de Gizem'le beraber ulaşım ve konaklamayı ayarladık.Konuklarımız iki konuda da çok rahat edeceklerdi, bizim de bu sayede yüzümüz gülecekti ne de olsa misafirperver bir milletiz biz değil mi ? :))  İkinci olarak da projemizi gerçekleştireceğimiz okulları ayarladık. Okul müdürleri bizi çok iyi karşıladılar ve böyle bir organizasyonda bizimle beraber olacakları için memnun olacaklarını belirttiler.Biz de görevimizi içimiz rahat olarak tamamlamış olduk. Tüm bunlar yaşanırken Ahmet de projemizi çeşitli internet sayfalarında paylaştı ve proje ortakları arayan gruplara mail attı. Bu maillere birçok olumlu cevap aldık. İtalya, Romanya, Letonya, Fas gibi ülkeler bizimle proje yapmaktan memnun olacaklarını söylüyorlardı. :)) Ahmet bize bunları söyledikçe biz de havalara uçuyor ve Ahmet'ten gelecek en ufak yeni ortak talebi haberini sabırsızlıkla bekliyorduk. :)) Bunlar gerçekleşirken buluşmalarımızda da hem gelişmeleri birbirimizle paylaşıyor hem de proje formumuzu doldurmaya devam ediyorduk. Sırada ortağımızı belirleme kısmı vardı... 


                   Projemizi teslim etmemize çok az bir süre kalmıştı ve biz hem yorgunluk hem heyecanla çalışmalarımızı sürdürüyorduk... :)


                    

14 Eylül 2013 Cumartesi

Bugün Günlerden:Projemiz Artık Bir Taslak



             Günler geçti ve bu günler boyunca hepimizin kafasında durmak bilmeyen çarklar döndü, döndü... Bu dönen çarklar çok parlak fikirler öğüttü sanki bir değirmen gibi... Biz de bu fikirleri harmanlayıp birbirleriyle uyumlu hale getirmek için buluştuk, buluştuk... :))

            İlk buluşmamız daha çok kaynaşma amaçlıydı ve beraber iftar yaptık :) Bu sırada da Kürşat bizlere çok verimli bir slayt gösterisi sundu. Günler önce proje ekibimizin çok kalabalık olduğunu ve bu sebeple de bir oylama yapıp bazı arkadaşları proje ekibinden çıkarmamız gerektiğini öğrenmiştik Aslında bu oylama sadece alınacak sertifikalar ile ilgiliydi, fakat hepimiz çok çalıştığımız için hiçbirimiz asıl ekipten çıkmak istemiyorduk. Aynı gün yaptığımız oylamamız buruk da olsa eğlenceliydi :) (bkz videomuz) Aynı gün bir de Merve'ye süprizimiz vardı, onun doğum günüydü ve ona leplezzetli bir meyve sepeti aldık. Gerçi hepsini biz yedik, ama olsun :)) 

           İkinci buluşmamız biraz daha ciddi bir atmosferde geçti. Projemizle ilgili hepimiz toplantıdan önce kafamızda oluşan ' proje ismi, projenin amaçları, hedefleri ve yapılacak faaliyetler' ile ilgili karışık düşünceleri yazıya döktük. Toplantımızda da bu karışık düşüncelerden tek bir taslak metin oluşturduk ve projemizin ismi de aşağı yukarı belli olmuştu. Fakat hala aklımızda soru işaretlerimiz vardı... Toplantımız her ne kadar ciddi bir atmosferde de geçse de mekan olarak ciddiyetten pek bir uzaktık :) Toplantı mekanımız Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Etlik Yerleşkesi 'nin mütevazi bahçesindeki tatlı çardaklardı ve sanki bir piknik havası vardı. :))


            Üçüncü buluşmamız daha çok yapılacak faaliyetler ve bunların aylık ve günlük olarak nasıl paylaştırılacağı ile ilgiliydi. Toplantı mekanımız da buna uygun olarak Lunapark'tı.:))  Bu toplantımızda çok çılgın faaliyet fikirleri havalarda uçuştu. :) Örnek olarak Kapadokya'da balona binmek, hamamda keselenmek ve ya dağ gezisi yapmayı verebilirim. :)) Bu çılgın fikirlerden sonra da çılgın bir şeyler yapmasak olmazdı değil mi? Biz de gidip doyasıya eğlendik! 


               Bu kadar buluşmadan sonra bir de proje ofisine gittik mi tamamdır diye düşündük ve hocalarımızın yanına uğradık. Katettiğimiz yolu anlattık, düşündüğümüz faaliyetleri anlattık ve sırada yapacağımız şeylerin ne olduğunu sorduk. Aldığımız cevap bizi çok telaşlandırdı çünkü daha yapacağımız çok şey vardı! Hibe hesaplanacak, kalacak yer ayarlanacak, ortaklar bulunacak ve proje birkaç haftaya kadar tam anlamıyla bitmiş olacaktı.

                Daha yapılacak çok şey vardı çooook... 
                
               Ama dediğimiz gibi bu ekibe dağlar dayanmazdı ki... :)))









13 Eylül 2013 Cuma

Gecenin Doğan Güneşi
Pencereden dışarıya bakıyorum,sokak lambalarının aydınlattığı ıssız sokakta  iki yarasa tıpkı bir kelebeğin gün ışığına kavuştuğunda mutluluğundan  çiçeklerle dans ettiği gibi  geceye kavuşmanın verdiği huzurla  naralar atıyor,dans ediyorlar.Uzaklarda belli belirsiz aydınlıklar,arabaların yanıp sönen alarm ışıkları,gökyüzünde parıldayan yıldızlar,hafif bir rüzgar esintisi ve sokak boyunca uzanan bir sessizlik... Güneş batıp karanlık çöktüğünde, gecenin yükselen aydınlığı var sanki karşımda.Gece ve gündüz birbirleriyle geçinemeyen,biri gelince diğeri giden,asla karşılaşmayan ama sürekli birbirlerinin arkasını kollayan iki dost gibiler.İkisi de içinde binlerce güzellik   saklıyor.Gündüzün kapattığı güzellikleri gece,gecenin kapattığı güzellikleri ise gündüz çıkartıyor ortaya,muhteşem bir uyum.Birbirlerinden tamamen farklılar ve farklılıkları binlerce güzelliği doğuran bir anne sanki tıpkı bizim farklılıklarımızın bizim güzelliklerimizi doğuran bir anne olduğu gibi.

12 Eylül 2013 Perşembe

Bugün Günlerden: Ekip Kuruldu! İlk Toplantım, İlk Heyecan :))



               Bilirsiniz proje ekipleri genelde zor kurulur fakat bu zorluğun karşılığında alınanlar çok özeldir. Bu ekipler çok farklı kişiliklerde ve farklı farklı yeteneklere sahip insanları birleştirdiği ve bu kişilerin beraber etkili bir şekilde çalışmalarını desteklediği için çok verimlidir. Bu verimliliğe elbette ki ekip üyelerinin desteğinin, onlardaki sorumluluk bilincinin ve birbirleriyle olan sağlam ilişkilerinin katkısı yadsınamaz. Bir ekipte bulunması gereken temel özelliklerin bilincinde gençler olarak bizler, ilanımızda hayalimizdeki ekip arkadaşlarımızı "sorumluluk sahibi, farklılıklara saygı duyan ve iletişime geçilmesi kolay biri" olarak tanımlamıştık ve bu ilanımız birçok arkadaşımız tarafından ilgi gördü. Ekibimize katılan diğer iki arkadaşımız Mustafa Kürşat ve Caner'di. Fakat henüz ekibimiz tamamlanmamıştı. Çalışmalarıyla ve iletişim yeteneğiyle öne çıkan Ahmet arkadaşımızı da ekibimizde görmek istemiştik. Ahmet bu teklifimize çok sıcak yaklaştı ve ekibimiz 7 kişiyle tamamlanmış bulunmaktaydı. 7 sorumluluk sahibi, çalışkan ve farklı alanlarda yetenekli arkadaşla güçlü enerjisi olan sağlam bir ekip olmuştuk . Bize dağlar dayanmazdı :)) 

                Sırada proje konumuzu belirlemek ve çalışmalara hızlı ve hevesli bir şekilde başlamak vardı...

              İnsanlarla ilk tanışma zordur. Nasıl davranacağımı bilemeyiz, bazen elimiz ayağımıza dolaşır, ne diyeceğimizi şaşırırız. Bu yüzden de bir çoğumuz yeni insanlarla tanışmak istemeyiz. İlk toplantımızda enerjimiz o kadar yüksekti ki biz bunların hiçbirini yaşamadık :)) Hatta hemencecik de çalışkan arılar gibi ortaya proje fikirleri ortaya saçmaya başladık... Hangi fikre tutunacağımıza karar veremiyorduk. Fakat bir anda Merve'den öyle bir fikir çıktı ki... BOOM! Bir anda hepimizin aklına yattı. Projemize göre insanlar sahip oldukları her şey ile güzeldi. Farklı özellikler insanları güzel yapıyordu, belirli kalıplar değil! Projemiz ortaokul öğrencilerini ele alacak olsa da aslında bu her yaştan kişinin öğrenmesi gereken bir olguydu... Biz güzeldik; çünkü biz bizdik!

              Proje fikrimiz hazırdı ve şu an yapmamız gereken proje ofisindeki tecrübeli hocalarımızdan yol haritası çizmede bize yardımcı olmalarını istemekti. Proje ofisine gittiğimizde hocalarımız ekibimizin enerjisini çok beğendiğini söyledi ve bu durum bizi çok mutlu etti. Proje fikrimize de sıcak baktı hocalarımız ve bu sayede projemizin fikir aşaması tamamlanmış oldu. Bu aşamadan sonra yapacaklarımız proje adı projenin amaçları, sonuçları, proje kapsamında yapılacak faaliyetler ve projenin yerele yapacağı katkı konusunda kafa yormaktı..


8 Eylül 2013 Pazar

Bugün Günlerden : İlk Adım


        Her hikayenin bir başlangıcı vardır değil mi? En çetrefillisi de bu bölümdür hani, belirsizlikler boğar insanı. Ama sonrasında da "Ohh, iyi ki başlamışım" dedirtir insana. Bizim hikayemizin başlangıcı bunların aksine çok sakin ve tıkırındaydı ve şu şekilde gelişti.


        Merve, Pınar, Sebahat Kübra ve bendeniz Büşra zamanında bir öğrenci topluluğu kurduk, ismiyse Sosyal Sorumluluk Projeleri Topluluğu'ydu. Sıcak ve yardımsever arkadaşların görev aldığı, samimi bir ortama sahip ve insanlardaki sosyal sorumluluk bilincini geliştirme amaçlı faaliyetler gerçekleştiren bu topluluğun bir diğer amacıysa ulusötesi sosyal sorumluluk projelerinde görev almak idi. Biz de bir proje yazıp topluluğumuzdaki arkadaşlarımıza ön ayak olmak istemiştik. Bu amaçla okulumuzun proje ofisine bir gezi düzenleyip fikir almak istedik ve mail yoluyla onlara ulaştık. Aldığımız cevap bizi çok şaşırttı çünkü hocalarımız 1 saat sonra ofise gelecek olan İtalyan proje ortaklarından bahsettiler ve bizleri de yanlarında görmek istediklerini söylediler. Bu bizim için büyük bir fırsattı, yapılan bir projenin bir kısmına tanık olacak ve tecrübe kazanacaktık! Apar topar yola çıktık. Proje ofisine gittiğimizde çok değerli 3 tane hocamızla tanıştık ve İtalyan dostlarımızla kaynaştık. Ülkemize, özellikle Ankara'ya bayılmışlar! Birçoğu da Türkiye'de iş imkanlarının rahatlığından ve burada çalışmak istediklerinden bahsettiler. Çok sevindik, kim bilir belki bir gün onlarla yeniden karşılaşırız... :))  İtalyan arkadaşlar ayrıldıktan sonra proje yapımı için gereken bilgileri aldık değerli hocalarımızdan. Çok yardımcı oldular bize. Biz bugünün sonunda proje yazmaya o kadar istekliydik ki evlere dağıldıktan sonra projemizde görev alacak ekip arkadaşlarımız için sayfamızda ilanımızı yayınladık.
               İlanımızı yayınladıktan sonra da beklemeye koyulduk...






YOL HİKAYEMİZ

           
          Hayatımızdaki her anın, başımızdan geçen her olayın ya da gerçekleştirmek için yanıp tutuştuğumuz bizim için çok önemli olan planların hep bir yol hikayesi vardır. Nereden düştü aklımıza, bu yola nasıl çıktık, neler yaşadık planımızı gerçekleştirirken, yaşadığımız farklı durumlar nasıl etkiledi bizi... Bunların hepsi birer anıdır bizler için zaman geçtikçe gülümseyerek hatırladığımız... Bu anılar paylaşıldıkça gülümsemeler de artar kahkahalara dönüşür.              

             Bizler de "Difference is Your Beauty" adlı projemizin yol hikayesini oluşturmak, sizlerle paylaşmak ve sizi de gülümsemelerimize ortak etmek istedik. Projeye başlama fikri nereden geldi aklımıza, ekip arkadaşlarımızı nasıl seçtik, projeye giden yolda ne kadar çabaladık, neler başardık, ne kadar eğlendik, eğlenirken neler öğrendik gibi soruların cevaplarını yol hikayemizde bulabilirsiniz. 

                 Sevgiyle kalın, takipte kalın.