Translate

26 Aralık 2013 Perşembe

PROJEMİZ GEÇTİ,YAŞASIN!!

MERHABA HERKESE!!
Büyük büyük harflerle ve büyük büyük mutluluklarla karşınızdayım Size çok güzel haberlerim var çünkü!:)
Bildiğiniz gibi YBU-SSPT hiç durmyan bir ekip ve "Farklılığımız Güzelliğimizdir!" 1.2 Gençlik Girişimleri projesi bu ekibin üzerinde çalıştığı projelerden biri. Projemizi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Projeler Ofisinin desteği ile yazdık ve Ulusal Ajans tarafından onaylanmasını bekliyorduk. Ancak blog geçmişine bir göz atan herkes görebilir ki bu sırada yine boş durmadık ve çeşitli projelerin yanı sıra "Farklılığımız Güzelliğimizdir!" projesi ile ilgili araştırmalara devam ettik. Ve öğrendiğimiz şeyleri bu blogta sizinle paylaşmak istedik.Bu blog bizim için çok önemliydi çünkü biz bu blog sayesinde hiç görmediğimiz,konuşmadığımız,tanımadığımız kişilere,SİZLERE, ulaşabiliyoruz. Biz istiyoruz ki bildiklerimizi sizinle paylaşalım ve sizlerden bir şeyler öğrenelim.
İşte kocaman harflerle yazmama sebep olan iyi haber bu noktada devreye giriyor, sevgili takipçilerimiz! PROJEMİZ KABUL EDİLDİ!!
Yani??
Bundan sonra Romanya ile ortak gerçekleştireceğimiz harika faaliyetlerimiz olacak.Bu faaliyetleri daha önceden buradan ve sosyal medya başta olmak üzere bir çok yoldan duyuracağız. Ve sizinde katılımlarınızla harika şeyler yapacağız. Projeler ofisine çok teşekkür ederiz:)
Güzel haberlerle devam etmek istiyorum!:)
Peki çok değerli abilerim ablalarım ben şu an nerdeyim?
Yine Ulusal Ajansın düzenlediği ve Akar Hotel'de gerçekleşen proje öncesi eğitimdeyim. Projenin 3. günün sonlarındayız diyebiliriz. Burda daha önce karşılaşmadığım tarzda ve çok faydalı olan öğrenme teknikleri ile eğitim alıyoruz. Açıkcası aldığım eğitim kadar eğitim alış şekilleimizi de önemsiyor ve unutmamaya, iyice kavramaya çalışıyorum çünkü vakti geldiğinde bende aynı yöntemleri proje içi faaliyetlerimizde kullanmak istiyorum.
Yine güzel haberlerle görüşmek üzere, hoşçakalın!:)

DİPNOT: Eğer bizim hakkımızda daha çok bilgi almak isterseniz bu blog sayfasının dışında   https://www.facebook.com/groups/479859428733386/ ve https://twitter.com/YbuSstp adresinden takip edebilirsiniz bizi.

4 Aralık 2013 Çarşamba

BULGURLU'YA UÇAN KİTAPLAR

YBU-SSPT ekibini artık az çok tanıyorsunuz sevgili okurlar. Ama hızlı bir özet geçmek istiyorum sonra da size güzel bir haber vereceğim. Biz Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde okuyan gençleriz. Biz, nerde bi problem var, o problemi nasıl çözsek ki acabanın derdinde olan, bir şeyler yapılıyor ama bunu nasıl daha iyileştirebiliriz diye kafa yoran gençleriz. İşte biz yine başkalarının dertleriyle dertlendik.
Duyduk ki, Erzurum Bulgurlu İlköğretim Okulunda kütüphane yokmuş. Hemen harekete geçtik:)

Bulgurlu için hiç vakit kaybetmeden çalışmalara başladık. “ Kitabın yaprakları,, bizi aydınlığa götüren kanatlar gibidir.” Der Voltaire. Bu yüzden projemizin adını “Bulgurlu’ya Uçan Kitaplar” koyduk.Afişler hazırladık, duyurular yaptık.

3 gün boyunca stant açtık.Yıldırım Beyazıt Üniversitesi gönüllülerinden kitap desteklerini bekledik.
 
Bu zaman zarfında bir çok kitap topladık.

Ancak bize kitap ulaştıramayanlar vardı... Onlar için kitap kutuları hazırladık.

 

Böylece gönüllülerimiz, stant olmadığı zamanlarda da kitap desteğinde bulunabilecelerdi.
 


 Kitaplarımızı topladıktan sonra sıra onları kolileme işlemine geldi. O da bir çırpıda bitti:)

  Ve kitaplarımız Bulgurlu İlköğretim okuluna ulaştı:)
 Bulgurlu İlköğretim Okulu’ndan gelen fotoğraflar bizi çok mutlu etti. Bu mutluluğumuzu sizlerle paylaşmak istedik çünkü biz YBU-SSPT olarak bunu tek başımıza yapamazdık, tüm gönüllülerimize desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyoruz.

g
 Kitapsız büyüyen çocuk, susuz büyüyen ağaca benzer. Çocuklarımızı kitapsız bırakmadığınız için çok teşekkür ederiz.
YBU-SSPT Ailesi

28 Kasım 2013 Perşembe

Kendin Gibi Olma Mevzuu, Bölüm 2(Farklılığımız Güzelliğimizdir!)

Tarih 28 Kasım Perşembe saat 23:32, yazımı bitirdiğimde saat kaç olur bilemiyorum, sevgili dostlar. Ama bildiğim bir şey var ki bu yazımda sizi hem müthiş fotoğraflarla buluşturacağım hemde "farklılıkların nasıl güzel" görüntülere yol açtığını göstereceğim.
Merak içinde olduğunuzun farkındayım ama bu yazımda, konuya girmeden önce sizinle bir kaç fotoğraf paylaşmak istiyorum sonrasında da biraz sohbet edelim.




  
 
Fotoğraflara baktığımızda gördüğümüz şeylerin ortak olduğu kanısındayım. İlk bakışta bütün modellerin kadın olduğu ve farklı kültürlere ait oldukları gözümüze çarpıyor. Kadın olmaları onların yegane ortak özelliği değil. Yaş dağılımlarının ve kültürlerinin farklı olduğu bu hanımların birbirinde güzel oldukları da gözümüze çarpan bir diğer nokta. Gözleri, tenleri, takıları, kıyafetleri ve hatta bakışları birbirinden farklı olan bu 6 bayan "farklılıkları ve güzellikleri" ile bizi kendilerine hayran bırakıyorlar. Her bir fotoğrafı tek tek incelemek istiyor insan. Fotoğrafçının ustalığının yanında her bir modelin özgünlüğü bizi etkileyen. Olduğu gibi olmaları.Sizinle bir kaç fotoğraf daha paylaşmak istiyorum ve son söz olarak diyorum ki "Farklılığımız Güzelliğimizdir!"



21 Eylül 2013 Cumartesi

MEDYADAKİ GÜZELLİK ALGISI-1-


''Ürünler reklamlardan daha fazla satılıyor. Asıl olarak onların değerleri , görüntüleri , aşkın kavramı ve belki de en önemlisi başarı kavramı satılıyor. Daha iyi bir seviyeye getirebilmek için, reklamlar bize kim olduğumuzu ve kim olmamızı söylüyorlar.'' - (Jean Kilbourne, Killing Us Softly 4)

Benim televizyonum genel olarak benim odamda. Televizyonda ne oynuyor diye kafamı kaldırıp baktığım zaman , sıklıkla bir şirketin bana ne satmaya çalıştığını bilmeden seyrediyorum. Reklamlardaki kadınlar genellikle inanılmaz güzel oluyorlar. Onların güzelliklerinin reklam amaçlı olduğu yapılan makyajlarla , saç boyasıyla , dişleriyle ve giyim şekilleriyle çok belli oluyor . Reklamın sonunda aktristin bir güzellik objesine neden duygusallığın bir satış stratejisi gibi  odaklandığını merak ediyorum.

Medya kültürümüz üzerinde toplu bir etkiye sahip. Gerçekte , medyanın bizi etkilediği apaçık ortada.Bunun etkisini reddetsek bile ya da neden , nasıl etkili olduğunu keşfetsek bile bizi etkilemeye devam ediyor. Şanslıyız ki, güçsüz hissetmemize gerek yok çünkü bu dünya ve bu toplum hiçbir zaman mükemmel olmayacak. Bu yüzden toplumsal değişime yönelik bir fırsat vardır.

Şimdi sırada reklamların bize vermek istediği fikirler ya da yalanlar . İleride cinsiyetlerin fikirlerini önemsememeye çalışacağız , kadının bir cinsel tema olarak değerlendirmenin yerine.  daha çok güzellik standartlarına odaklanacağız. 




Dove'un bu reklamdaki sloganı  '' No wonder our perception of beauty is distorted ''. Bu reklamın.basın medyasında çok yaygın bir uygulama alanına sahip olduğunu biliyoruz. Ama ilan panosunda ve televizyonlarda sıklıkla gördüğümüz bu tarz güzellik sunumlarını göz önünde bulundurarak , bu fikirlerin hala ticari reklama uygun olduğunu anlayabiliyoruz.

Sıradaki Sunsilk adlı reklamdaki iletilmek istenen mesaja bir bakalım.


Bu videoda kendimizi güvenli ve güzel hissetmenin yeterli olmadığı görülüyor. Herkesi kendimize güvendiğimizi ve güzel olduğumuzu ikna etmek zorundayız. Bu reklamdaki anlatılmak istenen güzellik , birisinin sizi kıskanabilme yeteneğini göstermek yani standart olmanın ve ideal güzelliğe sahip olmanın alışkanlığı gibi açıklanabilir. Aynı zamanda gerçekleri göz önünde bulundurarak güzelliğin acı olduğunu  ve aynı zamanda bir bedeli sahip olduğunu biliyoruz(bunun bedeli estetik yaptırmak ya da terapi seansları).

Başka bir firmada bize şunu öneriyor : Crest-3D White Arctic Fresh Toothoaste ile dikkatleri üzerinizde bulacaksınız.


Bu firmanın sloganı da :  ''What will a 3D  white smile do for you?''. Peki bu firma size fiziksel güzelliğe sahip olmanın gerçek aşkı bulmanıza yardımcı olabileceğini mi öneriyor?  Bu firmanın size , etkili bir gülüşe sahip olacağınızı size farkettireceğini ve istediğiniz gülüşü bulacağınızı öneriyor. Kadınlar, erkekler için  kesin bir çekiciliğe ulaştıkları zaman, rüyalarının gerçekleşeceğini belirtiyor.

Eğer televizyon başındayken dikkatlice reklamlara bakarsanız , firmaların ürünlerini satmak için bize bazı mesajlar gönderdiğini farkedeceksiniz. Bu mesajlarda : ''ürünü al ; daha mutlu , mükemmel ve beğenilen ol'' mesajı verilmeye çalışılmaktadır. Firmalar sanki sadece bir dezavantaja sahipmişiz gibi bizi kendi ürünlerini almamıza teşfik ediyorlar. Yani mükemmel güzelliğe sadece bir adım varmış gibi hissettirmeye çalışıyorlar

Sıradaki clip Killing Us Softly 4 adlı bir belgesel.


Konuşmacı Jean Kilbourne bu clipte bizim incelik ve ideal güzellik takıntımızın halk sağlık problemi olmaya başladığından bahsediyor. Kadınların sadece güzelliklerine göre değerlendirme düşüncesi genç yaşta şekillenmeye başlıyor. Genç kızların yeni modalarına bakacak olursak kılıktan kılığa girdiklerini görebiliriz. Sadece geçen senenin Amerikan Plastik Cerrah raporlarına bakacak olursak yaklaşık 15 milyon dolar harcandığını görebiliriz.


Sırada son zamanlarda konuşulan başka bir Dove reklamı var.


Bu videonun amacı kendimizi bu kadar çok eleştirmemeliyiz , kendi hayatımızı kendimiz şekillendiririz. Genellikle firmalarının kendi ürünlerini satmak için reklamlarında vermeye çalıştığı buna benzer mesajlar olmasına rağmen bu reklamda ise satılması istenen ürün yerine doğal güzelliğe vurgu yapılmak amaçlanıyor. Kendini standart kalıplarla karşılaştırma çünkü standartlar kişiden kişiye değişebilir.

by Jasmine McCain, Staff Writer

Çeviri Meçhul Besteci






18 Eylül 2013 Çarşamba

Bugün Günlerden : Çalışmalar Hızlanıyor



                En çok telaşlı olduğumuz anlar en çok iş bitirdiğimiz anlardır değil mi? :) Biz de kısacık bir sürede neler yaptık neler, bakın hemen anlatalım.

                Öncelikle bir toplantı yapıp yol haritamızı çizdik, yapılacakları belirledik ve görev dağılımımızı yeniledik. Ankara'da konuklarımızı gezdireceğimiz mekanların belirlenmesi Caner ve Pınar'ın görevi, Kapadokya gezimizin tüm ayrıntılarını düzenlemek ise Kübra ve Kürşat'ın göreviydi.Gizem ve bense bu sırada ulaşımı, konaklamayı ve yerele katkı sağlamak amacıyla küçük arkadaşlarımızı bilgilendireceğimiz programların gerçekleşeceği okulları ayarlayacaktık. Ahmet de iletişim kişisi yani koordinatör seçilmesi dolayısıyla proje ofisindeki hocalarımızla görüşecek ve bundan sonra iletişimle alakalı her görev ondan sorulacaktı. ( Bkz. Ahmet'in iletişim kişisi seçilme videosu, annem aradığı için yarım kalsa da paylaşmak istedim :)) ) Bu toplantıda ayrıca Ulusal Ajans'a teslim edilmesi gereken proje formunu doldurmaya başladık. Bütçe ve aylık-günlük faaliyet raporunun doldurulması gibi işleri ise diğer toplantılarda görüşmek üzere bıraktık. Çok acıkmıştık ve hemen yemek yediiik. :))


                  Sonraki günlerde de ekibimiz bir çok kez buluştu. Görevler birbir yerine getiriliyordu. Kapadokya gezi planımız hazırdı, Kübra ve Kürşat en ince ayrıntısına kadar programı düzenlemişlerdi.Pınar ve Caner'se Ankara'da konuklarımızı gezdirmek için çok çeşitli mekanlar belirlemişti ve bu sayede konuklarımız hem verimli hem de eğlenceli bir şekilde vakit geçirebilecekti. Biz de Gizem'le beraber ulaşım ve konaklamayı ayarladık.Konuklarımız iki konuda da çok rahat edeceklerdi, bizim de bu sayede yüzümüz gülecekti ne de olsa misafirperver bir milletiz biz değil mi ? :))  İkinci olarak da projemizi gerçekleştireceğimiz okulları ayarladık. Okul müdürleri bizi çok iyi karşıladılar ve böyle bir organizasyonda bizimle beraber olacakları için memnun olacaklarını belirttiler.Biz de görevimizi içimiz rahat olarak tamamlamış olduk. Tüm bunlar yaşanırken Ahmet de projemizi çeşitli internet sayfalarında paylaştı ve proje ortakları arayan gruplara mail attı. Bu maillere birçok olumlu cevap aldık. İtalya, Romanya, Letonya, Fas gibi ülkeler bizimle proje yapmaktan memnun olacaklarını söylüyorlardı. :)) Ahmet bize bunları söyledikçe biz de havalara uçuyor ve Ahmet'ten gelecek en ufak yeni ortak talebi haberini sabırsızlıkla bekliyorduk. :)) Bunlar gerçekleşirken buluşmalarımızda da hem gelişmeleri birbirimizle paylaşıyor hem de proje formumuzu doldurmaya devam ediyorduk. Sırada ortağımızı belirleme kısmı vardı... 


                   Projemizi teslim etmemize çok az bir süre kalmıştı ve biz hem yorgunluk hem heyecanla çalışmalarımızı sürdürüyorduk... :)


                    

14 Eylül 2013 Cumartesi

Bugün Günlerden:Projemiz Artık Bir Taslak



             Günler geçti ve bu günler boyunca hepimizin kafasında durmak bilmeyen çarklar döndü, döndü... Bu dönen çarklar çok parlak fikirler öğüttü sanki bir değirmen gibi... Biz de bu fikirleri harmanlayıp birbirleriyle uyumlu hale getirmek için buluştuk, buluştuk... :))

            İlk buluşmamız daha çok kaynaşma amaçlıydı ve beraber iftar yaptık :) Bu sırada da Kürşat bizlere çok verimli bir slayt gösterisi sundu. Günler önce proje ekibimizin çok kalabalık olduğunu ve bu sebeple de bir oylama yapıp bazı arkadaşları proje ekibinden çıkarmamız gerektiğini öğrenmiştik Aslında bu oylama sadece alınacak sertifikalar ile ilgiliydi, fakat hepimiz çok çalıştığımız için hiçbirimiz asıl ekipten çıkmak istemiyorduk. Aynı gün yaptığımız oylamamız buruk da olsa eğlenceliydi :) (bkz videomuz) Aynı gün bir de Merve'ye süprizimiz vardı, onun doğum günüydü ve ona leplezzetli bir meyve sepeti aldık. Gerçi hepsini biz yedik, ama olsun :)) 

           İkinci buluşmamız biraz daha ciddi bir atmosferde geçti. Projemizle ilgili hepimiz toplantıdan önce kafamızda oluşan ' proje ismi, projenin amaçları, hedefleri ve yapılacak faaliyetler' ile ilgili karışık düşünceleri yazıya döktük. Toplantımızda da bu karışık düşüncelerden tek bir taslak metin oluşturduk ve projemizin ismi de aşağı yukarı belli olmuştu. Fakat hala aklımızda soru işaretlerimiz vardı... Toplantımız her ne kadar ciddi bir atmosferde de geçse de mekan olarak ciddiyetten pek bir uzaktık :) Toplantı mekanımız Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Etlik Yerleşkesi 'nin mütevazi bahçesindeki tatlı çardaklardı ve sanki bir piknik havası vardı. :))


            Üçüncü buluşmamız daha çok yapılacak faaliyetler ve bunların aylık ve günlük olarak nasıl paylaştırılacağı ile ilgiliydi. Toplantı mekanımız da buna uygun olarak Lunapark'tı.:))  Bu toplantımızda çok çılgın faaliyet fikirleri havalarda uçuştu. :) Örnek olarak Kapadokya'da balona binmek, hamamda keselenmek ve ya dağ gezisi yapmayı verebilirim. :)) Bu çılgın fikirlerden sonra da çılgın bir şeyler yapmasak olmazdı değil mi? Biz de gidip doyasıya eğlendik! 


               Bu kadar buluşmadan sonra bir de proje ofisine gittik mi tamamdır diye düşündük ve hocalarımızın yanına uğradık. Katettiğimiz yolu anlattık, düşündüğümüz faaliyetleri anlattık ve sırada yapacağımız şeylerin ne olduğunu sorduk. Aldığımız cevap bizi çok telaşlandırdı çünkü daha yapacağımız çok şey vardı! Hibe hesaplanacak, kalacak yer ayarlanacak, ortaklar bulunacak ve proje birkaç haftaya kadar tam anlamıyla bitmiş olacaktı.

                Daha yapılacak çok şey vardı çooook... 
                
               Ama dediğimiz gibi bu ekibe dağlar dayanmazdı ki... :)))









13 Eylül 2013 Cuma

Gecenin Doğan Güneşi
Pencereden dışarıya bakıyorum,sokak lambalarının aydınlattığı ıssız sokakta  iki yarasa tıpkı bir kelebeğin gün ışığına kavuştuğunda mutluluğundan  çiçeklerle dans ettiği gibi  geceye kavuşmanın verdiği huzurla  naralar atıyor,dans ediyorlar.Uzaklarda belli belirsiz aydınlıklar,arabaların yanıp sönen alarm ışıkları,gökyüzünde parıldayan yıldızlar,hafif bir rüzgar esintisi ve sokak boyunca uzanan bir sessizlik... Güneş batıp karanlık çöktüğünde, gecenin yükselen aydınlığı var sanki karşımda.Gece ve gündüz birbirleriyle geçinemeyen,biri gelince diğeri giden,asla karşılaşmayan ama sürekli birbirlerinin arkasını kollayan iki dost gibiler.İkisi de içinde binlerce güzellik   saklıyor.Gündüzün kapattığı güzellikleri gece,gecenin kapattığı güzellikleri ise gündüz çıkartıyor ortaya,muhteşem bir uyum.Birbirlerinden tamamen farklılar ve farklılıkları binlerce güzelliği doğuran bir anne sanki tıpkı bizim farklılıklarımızın bizim güzelliklerimizi doğuran bir anne olduğu gibi.

12 Eylül 2013 Perşembe

Bugün Günlerden: Ekip Kuruldu! İlk Toplantım, İlk Heyecan :))



               Bilirsiniz proje ekipleri genelde zor kurulur fakat bu zorluğun karşılığında alınanlar çok özeldir. Bu ekipler çok farklı kişiliklerde ve farklı farklı yeteneklere sahip insanları birleştirdiği ve bu kişilerin beraber etkili bir şekilde çalışmalarını desteklediği için çok verimlidir. Bu verimliliğe elbette ki ekip üyelerinin desteğinin, onlardaki sorumluluk bilincinin ve birbirleriyle olan sağlam ilişkilerinin katkısı yadsınamaz. Bir ekipte bulunması gereken temel özelliklerin bilincinde gençler olarak bizler, ilanımızda hayalimizdeki ekip arkadaşlarımızı "sorumluluk sahibi, farklılıklara saygı duyan ve iletişime geçilmesi kolay biri" olarak tanımlamıştık ve bu ilanımız birçok arkadaşımız tarafından ilgi gördü. Ekibimize katılan diğer iki arkadaşımız Mustafa Kürşat ve Caner'di. Fakat henüz ekibimiz tamamlanmamıştı. Çalışmalarıyla ve iletişim yeteneğiyle öne çıkan Ahmet arkadaşımızı da ekibimizde görmek istemiştik. Ahmet bu teklifimize çok sıcak yaklaştı ve ekibimiz 7 kişiyle tamamlanmış bulunmaktaydı. 7 sorumluluk sahibi, çalışkan ve farklı alanlarda yetenekli arkadaşla güçlü enerjisi olan sağlam bir ekip olmuştuk . Bize dağlar dayanmazdı :)) 

                Sırada proje konumuzu belirlemek ve çalışmalara hızlı ve hevesli bir şekilde başlamak vardı...

              İnsanlarla ilk tanışma zordur. Nasıl davranacağımı bilemeyiz, bazen elimiz ayağımıza dolaşır, ne diyeceğimizi şaşırırız. Bu yüzden de bir çoğumuz yeni insanlarla tanışmak istemeyiz. İlk toplantımızda enerjimiz o kadar yüksekti ki biz bunların hiçbirini yaşamadık :)) Hatta hemencecik de çalışkan arılar gibi ortaya proje fikirleri ortaya saçmaya başladık... Hangi fikre tutunacağımıza karar veremiyorduk. Fakat bir anda Merve'den öyle bir fikir çıktı ki... BOOM! Bir anda hepimizin aklına yattı. Projemize göre insanlar sahip oldukları her şey ile güzeldi. Farklı özellikler insanları güzel yapıyordu, belirli kalıplar değil! Projemiz ortaokul öğrencilerini ele alacak olsa da aslında bu her yaştan kişinin öğrenmesi gereken bir olguydu... Biz güzeldik; çünkü biz bizdik!

              Proje fikrimiz hazırdı ve şu an yapmamız gereken proje ofisindeki tecrübeli hocalarımızdan yol haritası çizmede bize yardımcı olmalarını istemekti. Proje ofisine gittiğimizde hocalarımız ekibimizin enerjisini çok beğendiğini söyledi ve bu durum bizi çok mutlu etti. Proje fikrimize de sıcak baktı hocalarımız ve bu sayede projemizin fikir aşaması tamamlanmış oldu. Bu aşamadan sonra yapacaklarımız proje adı projenin amaçları, sonuçları, proje kapsamında yapılacak faaliyetler ve projenin yerele yapacağı katkı konusunda kafa yormaktı..


8 Eylül 2013 Pazar

Bugün Günlerden : İlk Adım


        Her hikayenin bir başlangıcı vardır değil mi? En çetrefillisi de bu bölümdür hani, belirsizlikler boğar insanı. Ama sonrasında da "Ohh, iyi ki başlamışım" dedirtir insana. Bizim hikayemizin başlangıcı bunların aksine çok sakin ve tıkırındaydı ve şu şekilde gelişti.


        Merve, Pınar, Sebahat Kübra ve bendeniz Büşra zamanında bir öğrenci topluluğu kurduk, ismiyse Sosyal Sorumluluk Projeleri Topluluğu'ydu. Sıcak ve yardımsever arkadaşların görev aldığı, samimi bir ortama sahip ve insanlardaki sosyal sorumluluk bilincini geliştirme amaçlı faaliyetler gerçekleştiren bu topluluğun bir diğer amacıysa ulusötesi sosyal sorumluluk projelerinde görev almak idi. Biz de bir proje yazıp topluluğumuzdaki arkadaşlarımıza ön ayak olmak istemiştik. Bu amaçla okulumuzun proje ofisine bir gezi düzenleyip fikir almak istedik ve mail yoluyla onlara ulaştık. Aldığımız cevap bizi çok şaşırttı çünkü hocalarımız 1 saat sonra ofise gelecek olan İtalyan proje ortaklarından bahsettiler ve bizleri de yanlarında görmek istediklerini söylediler. Bu bizim için büyük bir fırsattı, yapılan bir projenin bir kısmına tanık olacak ve tecrübe kazanacaktık! Apar topar yola çıktık. Proje ofisine gittiğimizde çok değerli 3 tane hocamızla tanıştık ve İtalyan dostlarımızla kaynaştık. Ülkemize, özellikle Ankara'ya bayılmışlar! Birçoğu da Türkiye'de iş imkanlarının rahatlığından ve burada çalışmak istediklerinden bahsettiler. Çok sevindik, kim bilir belki bir gün onlarla yeniden karşılaşırız... :))  İtalyan arkadaşlar ayrıldıktan sonra proje yapımı için gereken bilgileri aldık değerli hocalarımızdan. Çok yardımcı oldular bize. Biz bugünün sonunda proje yazmaya o kadar istekliydik ki evlere dağıldıktan sonra projemizde görev alacak ekip arkadaşlarımız için sayfamızda ilanımızı yayınladık.
               İlanımızı yayınladıktan sonra da beklemeye koyulduk...






YOL HİKAYEMİZ

           
          Hayatımızdaki her anın, başımızdan geçen her olayın ya da gerçekleştirmek için yanıp tutuştuğumuz bizim için çok önemli olan planların hep bir yol hikayesi vardır. Nereden düştü aklımıza, bu yola nasıl çıktık, neler yaşadık planımızı gerçekleştirirken, yaşadığımız farklı durumlar nasıl etkiledi bizi... Bunların hepsi birer anıdır bizler için zaman geçtikçe gülümseyerek hatırladığımız... Bu anılar paylaşıldıkça gülümsemeler de artar kahkahalara dönüşür.              

             Bizler de "Difference is Your Beauty" adlı projemizin yol hikayesini oluşturmak, sizlerle paylaşmak ve sizi de gülümsemelerimize ortak etmek istedik. Projeye başlama fikri nereden geldi aklımıza, ekip arkadaşlarımızı nasıl seçtik, projeye giden yolda ne kadar çabaladık, neler başardık, ne kadar eğlendik, eğlenirken neler öğrendik gibi soruların cevaplarını yol hikayemizde bulabilirsiniz. 

                 Sevgiyle kalın, takipte kalın. 

30 Temmuz 2013 Salı

Güzellik üzerine

Gelişen teknoloji ile birlikte geniş kitlelere ulaşma olanağı artmış ve belirli fikirler daha rahat bir şekilde insanlara benimsetilmeye başlamıştır.Güzellik olgusu sosyal medya ,düzenlenen güzellik yarışmaları,televizyon programları gibi faktörlerin de etkisiyle insanlara sadece fiziksel bir özellik olarak gösterilmiştir.

Günümüzde özellikle gençler arasında güzellik kavramı önemli bir yer teşkil etmekte,insanlar daha güzel olmak,daha iyi görünmek için çaba sarf etmektedirler.Peki güzellik nedir?Güzellik gerçekten sadece fiziksel bir özellik midir? Gelin güzelliğin kelime anlamına beraber bakalım.Güzellik kelime anlamı olarak; 1)bir zevk, coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik 2)Okşayıcı söz veya davranış, iyilik, yumuşaklık 3)Ahlak ve fikrî nitelikleriyle hayranlık uyandıran şey anlamlarına gelmektedir.Yani güzellik çoğumuzun düşündüğünün aksine sadece dış görünüşümüz ile ilgili bir kavram değil,kişisel gelişim düzeyimiz,kültürümüz,başka insanlara neler katabildiğimiz,kaç kişinin hayatında olumlu bir rol oynayabildiğimiz,bu dünyayı terk edeceğimiz gün arkamızda neler bırakabildiğimiz ile ilgilidir.

Dünya üzerinde yaklaşık 7 milyar insan olmasına rağmen bu insanların her biri farklı özelliklere,farkı zevklere,farklı hayat tarzlarına,farklı beğenilere,farklı inançlara ve saymadığım daha bir çok farklılıklara sahiptirler. Her insan içinde çeşit çeşit farklı mücevherler barıdıran bir hazineyken güzellik kavramını sadece fiziksel olarak düşünmek ne kadar mantıklıdır?Elbette fiziksel olarak güzel görünmek hepimizin istediği bir şeydir ancak güzellik fiziksellikten ibaret değildir.
Hepimiz sahip olduğumuz ve bize özgü olan özelliklerimizle ne kadar güzel olduğumuzun farkındamıyız acaba.Bizi güzel,zengin kılan şey farklılıklarımız iken örnek model olarak gösterilen tek tip insanlara dönüşmeyi istemek,farklılıklarımızı ortadan kaldırmaya çalışmak,kendimize yaptığımız haksızlıktır.

Gelin bazı önyargılarımızı bugün yıkalım.Dış görünüşümüze elbette önem verelim ama güzelliğin sayısız etkeninden sadece bir tanesinin o olduğunu bilerek.Bol okuyalım bol araştıralım,sadece kendimiz için değil,her birimiz birbirimiz için güzellikler yapalım.Bir başkasının hayatında olumlu bir etkiye sahip olmak için çalışalım.Güzellik dolu günler dilerim.

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Kendin Gibi Olma Mevzuu, Bölüm 1


    Türk büyüğü Tarkanın "Başkası olma kendin ol böyle çok daha güzelsin!", Sting ağabeyimizin  ise  " Be yourself no matter what they say." diye ifade ettiği durumdur.
     Söylerken çok artist olan bu durumun uygulamaya geldiğinde oldukça zorlayıcı olduğunu görürüz. Sorsanız "dudaklarını büzüştürüp Facebook profil fotoğrafı koyan" her hanım kızımız, olduğu gibi olduğunu söyleyecektir. Üniversiteye gelince saç sakalı uzatan delikanlıysa " hayatım boyunca hep saçı sakalı salmak istemiştim, şimdi karışan görüşen yok oh be!" diyerek ne kadar kendine has içinden geldiği gibi davrandığını söyleyecektir. Bu arkadaşlarımız okullarını bitirip artık iş hayatına başladıklarında profil fotoğraflarında dudaklarını büzmeyecek ve gayet prezentabl bir görünüşe kavuşacaktır. Eğer meslek hayatındada büzgülü fotoğraf koymaya, saçalrını uzatmaya devam ederlerse maalesef kimse onları ciddiye alıp iş güç sahibi yapmayacaktır.Bazı dostlarımızsa,lise dönemlerinde içlerinden geldiği için(!) kullandığı " kalp yağsın sana aşkomları, naber hacıları" unutacak üniversitede asla kullanmayacaktır. Çünkü eğer bu kelimeleri üniversitede kullanırsa onun için ergen diyeceklerdir, dostlarımız üniversiteyi kazandığı an ergenlikten çıkmıştır. Velhasılıkelam, etrafımızdakilerin çoğu(bizde dahil) bir benzeme, ortama ayak uydurma çabası içerisindeyiz. Farklılaştığımız an toplum tarafından dışlanacağımızdan korkuyoruz. Yada kenara çekilip bizi izleyecekler hal ve hareketlerimize güleceklermiş gibi.

Penguenimiz, çevresindekiler için "garip,çirkin" olabilir ama bizim için "eğlenceli ve güzel" olmadığını kim iddia edebilir ki?
İçimizden gelerek yaptığımız hareketler toplum tarafından garip karşılanabilir hatta dışlanabiliriz. Ama bunun bize sağladığı huzuru, mutluluğu başka ne sağlayabilir ki? Ve inanın ki abilerim ablalarım, kendiniz olduğunuz zaman öyle bir ışıldayacaksınız ki size ilk başta gülenler sonra size hayran kalcak.
Bölüm 1'in sonuna gelirken, konumuzla oldukça alakalı ve çok sevdiğim bir videoyu sizinle paylaşcağım.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, bir hatamız olduysa affedin efendim*)

28 Temmuz 2013 Pazar

Güzelliğin Tarihsel Yolculuğu

Güzellik algısı kültürün , dinin ,görsel çekiciliğin , genetik yansımanın , pazarlamanın ve toplumun ürünü olarak sıkça değişmektedir. Tabi ki bu nedenle geçmişten bugüne kadar insanlar üzerindeki algı ya da bakış açısı büyük ölçüde değişmiştir.Tarihteki güzellik algısına bakacak olursak;

Antik Yunan'da güzel , günlük yaşamı aşıp , Tanrılara yakın olanken , zamanla ölçü ve oran daha çok önem kazanmıştı. Bu algıyı değiştiren etkenlerden biri de filozoflar olmuştu. Özellikle ''Pisagor'' la birlikte evrendeki oluşumlar arasında matematiksel bir estetik varlığının olduğu saptandı. Ardından M.Ö. 1 yy 'da ''Vitrivius'' insan uzuvlarının birbirine ve vücuda oranını hesapladı.
Orta Çağ'da , estetik olgusunun insanlar üzerindeki etkisi arttıkça güzelliğin zıtlıklardan doğduğu savunulmaya başlandı. Bir diğer değişle ''Çirkinliğin olmadan güzelliğin olamayacağı'' düşünüldü. Bu iki kavram, güzellik ve çirkinlik, bir araya gelince insanlar arasındaki olgu kavramı daha anlaşılır hale geldi.
15. yy'da ortaya çıkan Rönesans hareketiyle birlikte, bilgiye olan önem arttı . Bunun sonucu olarak da güzele ulaşmanın yalnız bilgiyle olabileceği düşünüldü.
Günümüze baktığımızda ise , güzellik algısının geçmişten günümüze değişen olguların bir bütün olarak ele alınmaya başlandığını görebiliriz. Dış güzellik kadar iç güzelliğin de önemi artmış , ne kadar güzel olunursa olunsun ölçü ve oranın, düşünce ve bilgiyle senkronize olunmuş halinin önemi anlaşılmıştır. Günümüz de yapılan güzellik yarışmalarında bile sadece dış güzellik yerine bilgi testine de tabii tutulduğunu bilmekteyiz.
Tabi ki güzellik toplumda kabul görmüş bir algı çeşitidir . Fakat her insan için güzel kavramı bu algının dışına çıkabilir ("Beauty is in the eye of the beholder.") Güzeli nasıl gördüğüne bağlı da diyebiliriz.